SP: Hoş geldin, öncelikle seni kısaca tanıyabilir miyiz?
Hasna: Tabii ki, ben Hasna Nur Kılıç KTO Karatay Üniversitesinde 4.sınıf öğrencisiyim. Bu sene okulum sonlanıyor. TPÖÇG içerisinde geçtiğimiz senelerde farklı görevlerim olmuştu. En son İç İşler Koordinatörü olarak görevimi tamamladım. Artık TPÖÇG değerlisiyim.
Yaren: Tabii ki merhaba, hoş buldum. Ben Yaren İç. TOBB Ekonomi ve Teknoloji Üniversitesi’nde 4. sınıf öğrencisiyim. TPÖÇG içerisinde Temsilciler ve Yerel Yapılanmalar Koordinasyon Ekibi’nde yer alıyorum.
Sebile: Hoş bulduk ben Sebile Akın. İstanbul Gelişim Üniversitesi 4. Sınıf Psikoloji öğrencisiyim. Şu anda TPÖÇG (Türk Psikoloji Öğrencileri Çalışma Grubu) Eğitim Ofisi Sorumlusuyum.
Mustafa: Merhaba, ben Mustafa Yumşak. İstanbul Gelişim Üniversitesi 4. Sınıf Psikoloji öğrencisiyim. Bu sene TPÖÇG Yönetim Kurulu Başkanı olarak devam edeceğim.
Enes: Hoş bulduk merhabalar. İsmim Enes Şahin. Uluslararası Balkan Üniversitesi 4.sınıf Psikoloji öğrencisiyim. Bu yıl TPÖÇG’te Düzenleme Kurulları Koordinatörlüğü çatısı altında Organizasyon Ekibi’nde yer aldım. Önümüzdeki dönemlerde de Eğitim Ofisi Dış İşler Sorumlusu olarak görev yapıyor olacağım.
SP: Eğitim hayatın boyunca hangi alt alanda veya alanlarda staj yaptın? Farklı alanlarda staj deneyimin varsa bu durumun olumlu ve olumsuz yönlerini bizimle paylaşabilir misin?
Hasna: Hastanede yaptığım stajı klinik psikoloji alt alanında ve ağlık psikolojisi alt alanında olacak şekilde nitelendirebilirim. Ancak kurumda farklı alanları da gözlemleme fırsatım oldu bu alanlardan birisi adli psikoloji idi. Teoride gördüğümüz çok fazla şey var. Bilgi olarak edindiğimiz çok şey var ancak farklı alt aç deneyimleme ve stajını yapabilme fırsatı bizi teoriden farklı olarak uygulamada ne kadar çok şeyin alandan alana değişebileceğini de gözlemleme fırsatını verdiği için bunun olumlu yönlerinden birisi olduğunu düşünüyorum. Bunun haricinde farklı alt alanlar gördükçe bizler de en verimli şekilde mesleğimizi hangi alt alanda daha iyi gerçekleştirebiliriz, bunu da görmüş oluyoruz. Sadece alanı tanımak veya kendimizi tanımak değil, aslında insanı da tanıma fırsatı veriyor bize. Bu da bizim işimiz sonuçta. Bunun için de önemli olduğunu düşünüyorum. Olumsuz olarak değil belki ancak eleştiri olarak bakacak olursak saha gerçekten çok daha farklı ve bize okulda öğretilen idealin dışında bilmediğimiz, fark etmediğimiz şeyleri görmek bazen bizi şaşırtabiliyor bazen ise hayal kırıklığına uğratabiliyor. Ancak şunu söyleyebilirim ki öğrenmemizi bekleyen çok fazla şey var ve bunun için de sabırlı olmamız ve öğrenmeye açık olmamız gerekiyor.
Yaren: Tabii ki. Aslında okulumun ortak eğitim sistemi adını verdiğimiz bir staj programı var. 3,5 aylık 3 tane staj yapmak zorundayız mezun olana kadar. Bu yüzden birçok alanda staj yapma imkânımız oluyor. Fakat benim lisans hayatımın bir kısmı pandemiye de denk geldiği için ilk stajımı ben çevrimiçi bir şekilde klinik psikoloji alanında yaptım. Peki bu stajda ne yaptık? Convert ve Coursera gibi eğitim sitelerinden çeşitli eğitimler alarak hocalarımızla tartışma imkânı bulduk ve bu modülün sonunda da, staj sonunda, bir araştırma önerisi sundum. Aslında araştırma yapmak için de benim için güzel bir imkân oldu.
İkinci stajımı ise yine klinik psikoloji alanında gerçekleştirdim. Ankara’da bulunan Mavi At Kafe Şizofreni Derneği’nde gerçekleştirdim. Bu stajımla birlikte sahada ve dernek birleşiminde klinik psikoloji nerede yer alıyor, uygulamalar neler ve nasıl davranmalıyım konularında birçok bilgi edindim diyebilirim. Son stajımı ise aslında klinik psikolojiden çok farklı bir alan olan bilişsel psikoloji laboratuvarında bölüm başkanımız ve danışmanım Nart Bedin Atalay Hoca’mız eşliğinde gerçekleştirdim. Laboratuvarda ise böyle deney oluşturma, deney kurma, veri toplama, veri analiz etme, yürütme gibi birçok öğrendiğim şey oldu. Farklı alanlarda staj yapmanın ilerleyeceğim zamanda karar verme konusunda çok önemli bir rol üstlendiğini düşünüyorum. Çünkü örneğin klinik psikolojide yaptığım stajlar benim artık kinik psikolojide ilerlemek istemediğimi karar vermem için benim için güzel bir adımdı. Bir diğer olumlu yanı ise psikoloji multidisipliner bir alan olduğu için farklı alanlara entegre etmemizi ve farklı bakış açılarını birleştirmemizi sağlıyor aslında farklı alanlarda staj yapmak. Olumsuz yönünün olduğunu düşünmüyorum. Çünkü her deneyimin aslında bizim önümüzü aydınlattığını düşünüyorum.
Sebile: Klinikte ve havacılıkta staj yaptım şimdiye kadar, farklı alanlarda staj yapıyor olmak sanırım neyi isteyip neyi istemediğim hangi alanın hangi alt alanında olmak istediğim konusunda benim için daha aydınlatıcı bir yerde oldu, o yüzden çok fazla negatif noktası olduğunu söyleyemem ama olumlu çok büyük faydası dokundu.
Mustafa: Lisans hayatım boyunca birden fazla alanı görme şansım oldu ve birden fazla alanda staj yapma imkanı buldum. Bunların en başında Klinik geliyor. Bir klinikte çocuk ile çalışan bir hocamızın asistanlığını yaptım. Havacılık alanında da bazı mülakatlara girdim ve o alanı deneyimleme fırsatı yakaladım. Olumlu yanları; alandan birçok şey görme fırsatım oldu. Hangisi bana uyar veya hangisi bana göre değil noktasında karar vermeme yardımcı oldu. Olumsuz tarafı ise sadece yorgunluktu ama bu tabii ki tatlı bir yorgunluk. Olumlu tarafları çok daha fazla. Yorulsak bile lisans hayatımız bitince hepimiz o yorgunlukların hazzını yaşayarak devam edeceğiz.
Enes: Net olarak Sağlık Psikolojisi alanında staj yaptım diyebilirim. Lisans hayatım boyunca staj niteliğinde sayılabilecek farklı kurumlarda da görev aldım. Bunlar beni hem saha çalışması hem de ekip çalışmasına çok güzel hazırladı diyebilirim. Olumsuz herhangi bir yönü olduğunu düşünmüyorum. Çünkü her durum insana farklı katkılarda bulunuyor. Kendini bulması açısından, hangi alanda daha rahat çalışabileceğini keşfetmesi açısından, öz farkındalığının gelişebilmesi açısından çok yararlı olduğunu düşünüyorum.
SP: Bugüne kadar herhangi bir gönüllülük faaliyetinde bulundun mu? Eğer bulunduysan bunların sana akademik ve sosyal açıdan kattığı şeyler nelerdir?
Hasna: Zaman zaman sosyal sorumluluk projeleriyle olsun zaman zaman farklı kurum/kuruluş ve oluşumlarla olsun kendimi geliştirmek amacıyla pek çok farklı gönüllülük faaliyetinde yer aldım. Hem üretim sürecinde hem de sahada aktif bir şekilde o işi gerçekleştirirken bunun akademik olarak hayatıma olan katkısı ilk olarak planlama becerisiydi. Ajanda kullanmayı öğrenmek, bir plan nasıl yapılacağını öğrenmek, krizin nasıl ön görüleceğini öğrenmek… Evdeki hesap her zaman çarşıya uymayabiliyor. Akademik olarak da biz yalnızca öğrenci olarak çalışmıyoruz. Tüm bunlar hem pratikte uygulama olarak hem de sınavda performans olarak bizden bekleniyor. Bunları ön görebilme ve kendimi hazırlayabilme noktasında gönüllü faaliyetlerimin bana katkıları olduğunu söyleyebilirim. Bunun haricinde sonuçta bir faaliyeti gerçekleştirirken bir bilgi araştırmasına giriyoruz ve bu araştırmadan edindiğimiz bilgileri farklı şekillerde insanlara sunuyoruz. Orada bilgiyi öğrenmek bir tarafa farklı araştırma yöntemlerini keşfetme, kendi öğrenme süreçlerim için en uygun olanını bulabilme, aynı zamanda çevremdekilerle bunları paylaşabilme ve elde ettiğim bilgileri aktif bir şekilde en iyi nasıl kullanabileceğimi görebilme noktalarında akademik olarak fayda sağladığını söyleyebilirim. Sosyal açıdan da belki de en büyük katkısı network oldu pek çoğumuzun da tahmin edebileceği gibi. Daha öğrenciyken geleceğin meslektaşlarıyla beraber çalışmak ve benzer projelerde yer alıp birlikte üretiyor olmak çok değerli. Bunun haricinde alanda aktif çalışan hocalarımızla şimdiden tanışmış olmak ve oranın networkünü de sağlamış olmak çok daha ayrı. Sosyal olarak belki de network haricinde en önemli katısı iletişimi öğrenmek oldu diyebilirim. Çok farlı iletişim stilleri ve ihtiyaçları görüp bunlara nasıl cevap verebileceğimi öğrenmek kendimi de bu bazda değerlendirebilmeyi görmek bana katkı sağladı.
Yaren: Baya bir şey var aslında. Lisans hayatım zaten gönüllülük faaliyetleri içerisinde geçti diyebilirim. TPÖÇG, okul toplulukları, sivil toplum kuruluşları vb. birçok kurum ve kuruluşta gönüllü bir şekilde yer alarak kendi kendime deneyimler katmak istedim. Hem de kattığım deneyimleri farklı yerlere aktarmak istedim. İlk olarak bana akademik açıdan ne gibi katkılar sağladı ondan bahsedebilirim. Aslında kazandığım birçok beceriyle akademik hayatımı birleştirdim diyebilirim. Örneğin organizasyon yapma ve yönetme kısımlarının şu anda yer aldığım laboratuvarda görev aldığım süre boyunca işimi çok kolaylaştırdığını ve iletişimi daha sağlam kurmamı sağladığını düşünüyorum. Takım çalışması becerisiyle lisans hayatımız boyunca birçok derste aldığımız grup ödevlerinde çok daha çözüm odaklı ve birliktelik bilincimin çok daha yüksek olduğunu fark ederek ilerlememi sağladı. Birçok faaliyeti bir arada götürmem gerektiği için plan yapma ve zaman yönetimi konusunda da beni çok geliştirdi ve bu ilerde benim iş hayatımda çok büyük bir artı olacak diye düşünüyorum. Ve yaptığımız etkinlikler için gönderdiğimiz maillerde kullandığımız resmi dil bile bir işe yaramayacak gibi gelse de aslında sonrasında hocalarla ne kadar sağlam iletişim kurduğumu gösterdi bana. Bir diğer şey ise benim için en önemli beceri, beceri mi bilmiyorum ama, bence denemek. Yani gönüllülük faaliyetlerinde her zaman bir şeyler deniyoruz bir etkinlik, faaliyet deniyoruz. Ben bunları deneyerek aslında denemekten vazgeçmemeyi öğrendim. Ben bunları deneyerek aslında denemekten vazgeçmemeyi öğrendim. Ve şu an akademik hayatımda özellikle şu son zamanlarda zorlandığım deney oluşturma süreçlerim ve makale okurken vs. bundan vazgeçmemeyi öğrendim. Evet yoruldum, sıkıldım belki ama sonrasında tekrar ayağa kalkıp denemeye başladım. Bence gönüllülük faaliyeti bana bunu çok güzel kattı. Sosyal anlamda ise çok güzel dostlar edindim. Şu anda seninle bu röportajı yaparken bile bence çok güzel bir dost ediniyorum. Arkadaşlık ortamlarımın çoğu aslında gönüllülük faaliyetlerinde elini bana uzatan ve benim elimi uzattıklarım olduğunu fark ediyorum bir yandan da. Ve gönüllülük kavramını bilen insanların hayatımda olması da her gün başka bir okyanusa benim yelken açmamı sağlıyor diyebilirim.
Sebile: Birçok gönüllük faaliyetinde bulundum aslında, Psinossa’da yazıyordum 1. Sınıftayken, sanırım o dönemde orası benim için akademik anlamda özellikle en geliştirici noktalardan bir tanesi olmuştur çünkü çok fazla okumam gerekti, sonrasında genel sekreterlikte de aynı şekilde hem insanların yazdıklarını okudukça hem de kaynakçalardan ve referanslardan çok katkı sağladım kendime. Bunun dışında tüm gönüllülük faaliyetlerinin insana bir katkısı olduğuna inanırım, sadece akademik anlamda değil sosyal beceriler anlamında da büyük katkıları olduğunu söyleyebilirim.
Mustafa: Lise zamanlarımda 6’dan fazla STK ile çalışma fırsatı buldum. Çeşitli derneklerde yaptığım gönüllülük faaliyetlerim sonucunda lisans hayatımda da devam ettim. Lisans hayatımda katkıda bulunduğum projelere veya çeşitli işlere aslında bu STK veya Vakıflarda edindiğim bilgilerle, gördüklerimle ve deneyimlerimle katkıda bulundum. Bu sayede çok fazla insan tanıdım, çok fazla alanı tanıdım. Elbetteki bu süreç mesleki anlamda beni çok geliştirdi. Mesela şu an çok güzel bir projemiz var. Aslında gönüllülük faaliyetleri her ne kadar meslekiden uzak görünse de ikisi iç içe ve birbirlerine çok katkı sağlıyorlar.
Enes: Tabii ki, 1.sınıf hatta hazırlık sınıfından beridir gönüllü birçok projede gerek proje bazlı gerekse dönemsel olarak farklı kurum ve kuruluşlarda görevler aldım. TPÖÇG temsilciliği göreviyle başlayan hikayem sonrasında Temsilciler ve Yerel Yapılanmalar Koordinatörlüğü AR-GE ekibi sonrasında Organizasyon Ekibiyle devam etti. Son olarak Eğitim Ofisi Dış İşler Sorumlusu olarak devam ediyor. Aynı zamanda deneyimsel öğrenme tabanlı yaygın eğitimler hazırlıyorum. TPÖÇG Eğitmen Eğitimi 6.Jenerasyon mezunuyum. Farklı kurum ve kuruluşlarda da gönüllü olarak projelerde çalıştım. Proje geliştirme ya da sosyal, akademik ve sosyal sorumluluk etkinliklerinde farklı görevler aldım. Bu bana hem ekip çalışması alanında hem de akran öğrenimi alanında çok büyük katkılar sağladı. Yine olumsuz bir durumu olduğunu zannetmiyorum. Aksine benim gelişimimde çok önemli rol oynadığını düşünüyorum.
SP: Staj ve gönüllülük faaliyetlerinde bulunacağın kurum/kuruluş veya oluşumları seçerken hangi noktalara dikkat ettin?
Hasna: Her ikisi için de misyon ve vizyon çok önemli. Ama gönüllü faaliyetler için özellikle dikkat edilmesi gereken şeyin o oluşumun sahip olduğu değerleri olduğunu düşünüyorum. O oluşumda gönüllü olarak insanların hangi amaçla hangi motivasyon ile neyi ulaştırmaya çalıştıklarını bu o oluşumun değerlerini gözden geçirerek, o oluşumda daha önce yer almış insanları gözlemeyerek ve onlarla konuşarak elde edebileceğimizi düşünüyorum. Benim kişisel olarak dikkat ettiklerim bunlar. Staj içinse özellikle “Kendisine gelen danışana ne sunacak? Ne vaat ediyor? Stajyer programları mevcut mu yoksa kendisine gelen talep doğrultusunda mı program oluşturacak? Bir sistemleri var mı?” gibi sorulara dikkat ediyorum. Ve tabii ki o stajı veya gönüllülüğü yaptıktan sonra bana katacağı şeyleri ve öğrenebileceğim yenilikleri görebiliyor muyum gibi cevaplar alabiliyorsam benim için yeterli.
Yaren: Öncelikle, bu stajları ve gönüllülük faaliyetlerini seçerken bireysel ihtiyaç ve isteklerime hitap ediyor mu ona dikkat ettim. Çünkü örneğin 1. ve 2. sınıfta klinik psikolojiye yatkın olmam sebebiyle bu alanda stajları seçtim. Ama 3. ve 4. sınıfta bilişsel psikoloji alanına ilgi duymam ile birlikte bilişsel psikoloji alanında stajlar seçmeye çalıştım. Kurum ve kuruluş olarak ise okulumuz aslında bütün araştırma olayını yapıyordu fakat ben başvurduğum kurumun ne kadar yeni fikirlere açık olduğuna, takım çalışmasına ne kadar yatkın olduğuna, onların bana katacakları dışında benim de onlara katabileceğim özellikler var mı şeklinde dikkat ettim. Gönüllü olarak yer aldığım topluluklarda ise beni ben olarak kabul edebilecek oluşumlar içerisinde yer almaya çalıştım. Ve aslında TPÖÇG onlardan biriydi. Hiçbir zaman Yaren’den farklı biri olarak görünmeye çalışmadım burada ve beni her zaman kabullendiler. O oluşumun dinamik yapısına, gönüllülerin birbirleriyle iletişimine ve hem benim hem de o oluşumun bana katabileceklerine özen gösterdim. Bu odak noktalarından da şu ana kadar asla pişman olmadım.
Sebile: Benim için kurumun tanıdık olması önemlidir, o kuruma tanıdık hissetmeyi severim. Bir yerlerinden bana benzeyen bir noktası olmasını severim ve eğer o kurumun içinde daha önceden benim tanıdığım biri varsa, bana referans olabilecek biri varsa bu benim için önemlidir. Ayrıca, etik olmasına dikkat ederim ve o kuruma girersem eğer bana alan açılıyor olacak mı orada, yoksa ben sadece bir şeyleri mi yapıyor olacağım noktası da benim için önemlidir bu yüzden o kurumdaki eski stajyerlerle konuşmayı tercih ederim.
Mustafa: Aslında net olarak bir noktaya dikkat ettim diyemem. Çünkü lisans döneminde her alanı tanımaya dair olan heyecanımda kaynaklı olarak birçok alanı deneyimlemek istedim. Genellikle önüme çıkan çoğu fırsatı değerlendirmeye çalıştım. Yalnızca son sınıfa geçtiğim dönemlerde mesleki hayatıma daha da yaklaştığım için biraz seçici olmaya başladım.
Enes: Önce hangi alanda gelişmek istiyorum sorusunu kendime sorarak başlarım. Çünkü kriterlerim buna göre değişecektir. Hangi kurum alanında en iyisi ve uzman buna bakarım. Bunun dışında lisans hayatım yurtdışında geçmesine rağmen Türkiye’de de farklı kurumlarla çalıştım. Türkiye’de çalışmak biraz kritik ve politik aslında. Türkiye’de çalışacağım kurumları seçmeden önce herhangi bir siyasi partiye dahil mi, nereyi temsil ediyor, nereye bağlı bunları araştırmak çok önemli bence. Çünkü beraber çalıştığınız kurumları temsil edersiniz ve nereyi temsil ettiğinizi seçmek çok önemli bir detay. Bunun dışında çalışacağınız kurumlardaki kişilerin yetkinliği çok önemli. Çünkü psikoloji suistimale açık bir alan ne yazık ki. Bu nedenle de bu suistimali yapan kişileri destek vermeyi asla istemem. Bu yüzden yetkinlik de kriterlerim arasındadır.
SP: Lisans hayatına şöyle bir dönüp baktığın zaman iyi kilerin ve keşkelerin nelerdir?
Hasna: Lisans hayatı aslında uzun bir yol ama çabuk yürünen bir yol. Ve iyi kilerim de keşkelerim de çok. Çünkü bir öğrencisinin iyi kişi de keşkesi de bitmez. İyi ki diyebileceğim şey zaman zaman korkmadan gerçekten bir şeyleri atlayabilmiş olmam olabilir. Çünkü karşıma çıkan fırsatlara hayır demediğim için acaba dediğim için hep cümlenin sonuna bir soru işareti veya üç nokta koyup denediğim için başarabildiğim veya tecrübe edebildiğim çok şey olduğunu düşünüyorum. Keşkelerim ise acaba diğer yoldan gitseydim neler olurdu diye düşünmeden edemiyorum bazen. Karşıma çıkan iki yoldan birini tercih ettiysem keşke şunu da deneseydim dediğim şeyler oluyor.
Yaren: Bu ara sanırım en çok cevaplandırdığım soru bu. Hem kendi kendime hem de arkadaş ortamlarında cevaplandırdığım. İlk olarak keşkelerimden bahsetmek istiyorum. Çünkü 4.sınıfa geldiğinizde artık keşkeleriniz birazcık büyüyor bence. Akademik anlamda baktığımda keşke yabancı dile daha çok önem vererek çalışmaya başlasaydım dedim. Okulum %30 İngilizce eğitim verse bile kendimi daha çok geliştirmem gerektiğini düşünüyorum. En azından bir Erasmus stajı yapabilseydim keşke diyorum ve bence herkes yapmalı bunu deneyimlemeli. Yurt dışına başvurmayı hedeflediğim için de bu Erasmus stajları çok önemli oluyor. Onun dışında şu an hazırlandığım ALES, YDS, YÖKDİL gibi sınavları keşke son zamanlara bırakmasaydım. Çünkü oldukça kaygı verici bir süreç olabiliyor. Ve keşke yorulup düştüğümde yarıda bıraktığım birkaç işimi tamamlayabilseydim. İyi ki’lerim o kadar çok ki saymakla bitmez ama ufacık bir bahsetmek istiyorum. İyi ki’lerimin en büyüğü tabii ki gönüllülük faaliyetlerim. Çünkü burada çok güzel dostlar tanıdım, çok güzel beceriler edindim. Ve iyi ki lisans hayatıma dönüp keşke diye bakmayacağım diye düşünüyorum.
Sebile: Sanırım hiç keşke demedim, keşke böyle yapmasaydım keşke şöyle yapsaydım dediğim hiçbir şey olmadı ama birçok iyi ki’m oldu: okul kulüplerinde çalışmak, TPÖÇG’de çalışmak, eğitmenlik yapmak benim en büyük iyi kilerimdendi galiba, bundan sonraki hayatımda da sürekli böyle iyi ki dediğim bir yerde olacaklarına inanıyorum.
Mustafa: Hiç keşkem olmadı diyemem fakat iyi kilerim çok fazla. Bu süreçte fazlaca topluluk, dernek, insan, çalışma ortamı tanıdım. Bunlar beni gerçek Mustafa yaptı. Her yönümü görmeme yardımcı oldu. Bulunduğum alanların her biri kendi tanımam konusunda bana ‘iyi ki’ oldular. Keşkelerim ise genellikle her alanı keşfetmek istediğim dönemlerde yolda harcadığım süreydi. ‘Keşke bu kadar uzakta yapmasaydım’ dediğim de oldu. Elbette keşke yapsaydım dediğim şeyler de oldu. Mesela; biraz daha İngilizce çalışıp Erasmus fırsatını değerlendirseydim vb. şeyler.
Enes: Herhangi bir keşkem olduğunu düşünmüyorum. Lisans hayatım yaptığım doğru ve yanlışlarla kocaman bir iyi ki idi benim için. Çünkü hayatıma ve ruhuma çok insan dokundu. Bu yolda birçok insanla el ele beraber yürüdüm. Hepsi bana çok farklı şeyler öğretti ve kattı. Yanlış yaptığım yerler olmuş mudur, tabi ki olmuştur. Ancak her yanlış bende yeni bir doğru doğurdu ve nasıl yapmam gerektiğini öğrendim. Pasif yaşama karşı bir lisans hayatı sürdüm. O yüzden katıldığım her organizasyon, görev aldığım her kurum ve rol aldığım her etkinlik benim için kocaman bir iyi ki idi.
SP: Verdiğin cevaplar için çok teşekkürler. Son olarak psikoloji lisans öğrencilerine buradan ne söylemek istersin?
Hasna: Deneyin! Çekinmeyin, çünkü göz açıp kapayıncaya kadar biten bir süreç bu. Lisans hayatı dendiğinde sadece üniversite kampüsündeki sınırın içinde hayal etmeyin kendinizi çünkü lisans herkese ve her yere dokunup ulaşabileceğiniz bir alan. Bu sınırları da siz ve hayal gücünüz belirliyorsunuz. Bunun için de size alan oluşturan bir yer varsa orayı bulmaya bakın derim.
Yaren: Aslında röportajın içeriği bunu onlara çok güzel aktarıyor. Yukarıda da bahsettik. Birçok alanda staj tecrübesi edinerek kendilerine en uygun alana karar vermelerini ve o şekilde ilerlemelerini tavsiye ediyorum. Mutlaka gönüllü bir oluşumda, kurumda veya kuruluşta bulunsunlar. Hangi kurum/kuruluş olduğu çok önemli değil çünkü her biri iyi veya kötü farklı bir deneyim katacak. Kendilerini geliştirmekten asla korkmasınlar ve hatta fırsatın onlara gelmesini değil fırsatın yakasından tutmayı bilsinler. Ben hep böyle diyorum çünkü fırsat onlara iki adım yaklaşmayacak bizim onlara koşmamız lazım. İlerlediğim alan olan bilişsel psikoloji ile ilgili spesifik bir öneride bulunmak istiyorum. Bilişsel psikoloji düşünen arkadaşlarım olursa makale okumanın çok önemli olduğunu söylemek istiyorum. Onun dışında kodlama programlarını, Python gibi programları, araştırarak üstüne düşmelerini çok isterim. Çünkü ben son sınıfta fark ettim bu eksikliğimi.
Sebile: Hepimizin geleceğe ve şimdiye olan kaygısını çok iyi anlıyorum, hepimiz bence birbirimizi çok iyi anlıyoruz ama belli bir noktada hepimizin düşe kalka öğreneceğimizi ve hata yapmak için kendimize alan sağlamamız gerektiğini ve hiçbir şeyi asla hiçbir zaman belki de mükemmel yapamayacağımızı anlamamız gerekiyor ben de dahil bence hepimizin.
Mustafa: Yorulacaksınız, duracaksınız, bazen bir şeyleri yapmak konusundaki motivasyonunuz düşecek. Bilin ki bunlar gayet normal. Durmak istediğinizde durun. Bunca yaptığımız işin yanında kendi özel hayatımız da bir yandan bizi bekliyor. Ben bunları yaparken 52’ye yakın il de gezdim ve iyi ki de gezmişim. Sadece şunu düşünelim; hepimiz bir gün mezun olacağız ve bizi işe alacak kişiler motivasyonumuza güvenerek işe alacaklar. Önemli olan ile dair motivasyonumuzu ve isteğimizi karşı tarafa gösterebilmek. Durgunlaştığımız dönemlerde de sevdiğimiz işler yapıp motivasyonumuzu toplamaya çalışmalıyız. Önemli olan elimizden geldiğince suyun karanlık tarafında duran o yerlere ulaşmaya çalışabilmek. Kimsenin ulaşamadığı o yerlerden incileri toparlayıp çıkarabilmek ve o incilerin üzerine çalışabilmek. Hepimiz bu dikkat ederek çalışırsak bence çok iyi olabilir çünkü psikoloji çok açık bir alan. O açığı yakalayıp oradan ilerlersek hem bölüme hem de insanlığa bir katkı sağlamış oluruz diye düşünüyorum.
Enes: Pasif yaşama karşı olduğumu söylemiştim. Hiçbir bölüm özellikle de psikoloji sadece okula gidip gelerek öğrenilemez bence. Bunu yaşamak ve kesinlikle sahaya kendimizi hazırlamak gerekiyor. Lütfen ama lütfen üretmeye çalışın. Hangi şartlar altında olursa olsun elinizden geldiğince insanlara dokunmaya, insanlarla beraber yol almaya çalışın. Çünkü herkes size farklı şeyler öğretecektir. Dokunduğunuz her ruh, oturup sohbet ettiğiniz her masa size farklı alanlarda iz bırakacaktır. Beraber ilerlediğiniz herkes size çok farklı şeyler katacaktır. Bu süreçte ne kadar çok masaya oturursanız ne kadar çok kişiyle arkadaşlık ederseniz ne kadar çok kurumla çalışırsanız haznenize aldığınız çantanıza aldığınız şey o kadar kıymetli olur. Lisans hayatımı tek kelimeyle özetleyecek olsam kesinlikle lezzetli derdim. Çünkü hem doyduğumu hem de doyarken çok keyif aldığımı hatırlatıyor bana. O yüzden lezzetli bir lisans hayatı geçirmeye çalışın. Hem doyun hem de bunu yaparken zevk alın. Zevk aldığınız işi bulana kadar farklı tecrübeler edinin. En önemlisi üretin, iz bırakın. Ben çalıştığım her kurumda gittiğim her okulda şuna bakarım: “Buradan bir Enes geçmiş.” dedirtebiliyor muyum ya da insanlara iz bırakabiliyor muyum, en ufak da olsa yollarını aydınlatabiliyor muyum? Lütfen ve lütfen beraber ilerlediğiniz her kişiye her kuruma her yola iz bırakmaya çalışın diyebilirim.





Bir cevap yazın